ÇALIŞMA ALANLARI

Kekemelik

Kekemelik Nedir?
Kekemelik; biyolojik, genetik ve küçük yaşlarda deneyimlenen psikolojik travmalar sonucunda konuşma akışının ses ve hece tekrarları (ma-ma-ma-masa), uzatmalar (mmmmmasa) ve duraksamalar (sesin kesilmesi) ile bozulması durumudur. Kimi zaman bunlara sekonder davranışlar (el-ayak hareketleri, tikler…) eşlik eder.
Kekemelik Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Kekemelik genellikle çok erken yaşlarda (2-5 yaş), bazı durumlarda okul çağında başlar. Nadiren yetişkin dönemde ortaya çıkmaktadır. Yetişkin dönemde oluşan kekemelik gelişimsel değil nörojeniktir.
Kekemelik Psikolojik Nedenlere Bağlı Olarak mı Ortaya Çıkar?
Bugüne kadar bilinenin aksine kekemeliğin psikolojik olmadığı ve hatta korkuyla başlamadığı araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Psikolojik faktörler ve korku kekemeliği başlatan değil tetikleyen etkenlerdir.
Kekemelik Nedenleri Nelerdir?
Araştırmalar sonucu kekemeliğin nörolojik ve genetik faktörlerin etkisindeki bir konuşma problemi olduğu ortaya konmuştur. O yüzden korku ile kekemeliğin başladığı bilgisi yanlıştır. Korku, stres ve kaygı gibi etkenler kekemeliğin nedeni değil, kekemeliğin tetikleyicileridirler.
Çocuğun Kekemeliğe Devam Etme Olasılığını Arttıran Risk Faktörleri Nelerdir?
Ailede bir kekemelik hikayesinin olması.
Akıcısızlık tiplerine göre kekemeliğin ağır basması.
Başlangıcının üzerinden 6 ay geçmiş olması.
Çocuğun kekemeliğinin farkında olması ya da bunun ile ilgili endişe duyuyor olması.
Çocuğun hatalarına ya da akıcısız konuşmasına çok fazla tepki veriyor olması.
Ailesel tepkilerin negatif ya da korku dolu olması.
Dil ve konuşma bozukluklarının eşlik etmesi.
Cinsiyet (erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görüldüğü gözlemlenmiştir)
Kekemelik Hastalık mıdır? 
Kekemelik hastalık değildir ve kekemeliği düzeltebilecek bir ilaç bulunmamaktadır. Konuşma eğitimleri sayesinde kekemelik kontrol altına alınabilir.
Kekemelik Geçer mi?
2-6 yaş arasındaki çocukların dil gelişimleri oldukça hızlı ilerler. Bu yaş döneminde çocukların %4'ünde "Erken Kekemelik Dönemi" olarak adlandırılan konuşma problemi görülür. Bu çocukların %75'i (4 çocuktan 3 tanesi) sosyal destek sağlandığı ve doğru yaklaşım sergilendiği zaman, problemden kendiliğinden kurtulabilirler. Bu yaş döneminde yapılacak erken tanı ve önleyici müdahale yöntemlerinin de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Geriye kalan %1’ lik kısım ise alacakları eğitimler sayesinde doğru konuşabilmeyi öğrenip kontrollü bir konuşma ile kekemeliği yenebilirler.
Kekemelik Türleri
Cooper (1993), kekemeliğin gelişimi ile ilgili üç alt-tür önermiştir: gelişimsel, tedavi edilebilir ve kronik.
Gelişimsel kekemelik: 7 yaşın altındaki her beş kekeleyen çocuğun ikisinde gelişimsel kekemelik görülmektedir. Bu çocuklar terapi almadan iyileşme gösterebilmektedir.
Tedavi edilebilir kekemelik: 7 yaşın üstedeki her üç kekeleyen bireyin ikisinde tedavi edilebilir kekemelik görülmektedir. Bu bireyler bir uzman yardımıyla ve destekleyici bir çevreyle normal akıcılığı başarabilmektedir.
Tekrarlayan kronik kekemelik: Normal gelişimsel akıcısızlığın yanında, akıcılık problemleri olan ve kekeme olarak adlandırılan her beş bireyden birinde, tekrarlayan kronik kekemelik görülmektedir. Bu bireyler için kabul edilebilir düzeyde bir akıcılığı sürdürmek, yaşam boyu mücadele anlamına gelmektedir.
Sosyal ve Akademik Açıdan Kekemelik
Kekemelik başladıktan sonra ortaya çıkan engellenme duygusu, endişe ve utanç, kişinin sosyal yaşamı, işi ve kişiliğinde önemli sorunlara yol açabilir. Kekemeliği olan bireylerin daha fazla içe dönük olma, sosyal ortamlardan kaçınma eğiliminde oldukları  belirtilmektedir (Silverman,2004). Toplumdan kaçma, eğitimin sürdürülmesine engel olabilir ve akademik başarıyı etkileyebilir. Kekeleyen bireyler akıcı konuşan gruba oranla akademik performans açısından anlamlı biçimde daha düşük performans göstermektedirler. Bu durum akademik konularla ilgili sözel olarak yapmaları gereken şeylerden kaynaklanıyor olabilir. Kaygı ve kekemelik azaldığında bireyler genellikle daha iyi akademik performans gösterirler.
Çeşitli araştırmaların, kekeleyen kişilerin sosyal ilişkilerde uyumsuz, sinirli, içe dönük, kendine güvensiz oldukları bildirilmesinin temelinde kekeleyen kişilerin bu tür davranışları sergilemesi sonucunda sosyal çevresi tarafından olumsuz tepkilere (alay edilme v.b) maruz kalması yatmaktadır. Bu durumun kekemenin benlik saygısı üzerinde olumsuz etkiler yaratması olasıdır. Ayrıca kekemelik tedavi edilmezse, bireyin hayatı boyunca iletişim kurma becerilerini, duygularını açıkça ifade etmesini ve eğitimsel/mesleki hedeflerine ulaşmasını etkilemektedir.
 
Kekemelik Terapisi
Okul Öncesi Kekemelik ve Aile Odaklı Terapi
Okul öncesi dönem çocuklarda kekemelik tedavisi genellikle başta anne-baba olmak üzere çocuğun etrafındaki yetişkinlerin eğitilmesine yöneliktir ve öncelikle amaçlar belirlenmelidir. En önemli ve birincil amaçlarımızdan biri, çocuğun kendine ve kekemeliğe karşı olan negatif tepkilerinin (korku, endişe vb.) gelişimini en aza indirmektir. Bununla birlikte; ailenin, öğretmenlerin, çocuğun arkadaşlarının ve çocuğun çevresindeki diğer bireylerin negatif tepkilerini en aza indirmek büyük önem taşır.
Kekeme olan küçük çocuklar için aile odaklı tedavinin ilk amacı, akıcılığı arttırmaktır. Fakat terapi tamamen ya da yalnızca akıcılık odaklı olmamalıdır. Aynı zamanda çocukların etkili iletişim becerilerini geliştirmek hedeflenmelidir. Çocukların kendi konuşmalarına ve kekemeliklerine karşı uygun tutumları geliştirdiklerinden emin olunmalıdır.
 
Ailenin İletişiminin Değiştirilmesi (Akıcılığı Kolaylaştırıcı Çevre)
-Aileler çocuklarının daha akıcı konuşabilmelerine yardım etmek amacıyla kendi konuşma modellerini değiştirebilirler.
-Yavaş/kolay konuşma hızı (ç o k y a v a ş d e ğ i l)
-Daha kolay etkileşim tarzı, hem sözcük içi hem de sözcükler arasındaki duraksamalarda artış ile sağlanabilir. Ailelerin alıştıkları hızdan daha yavaş konuşmaları söz konusudur. Fakat çok yavaş, tutarsız ya da robotik olmamalıdır.
-Çocukların üzerindeki zaman baskısını azaltılmalıdır.
-Çocuğun konuşmayla ilişkili taleplerin azaltılması sağlanmalıdır. (eğer talep çoksa)
-Çocuğa sorulan sorular modifiye edilmelidir (eğer ve sadece gerekliyse). Tabiî ki aileler tüm sorularını hayatlarından çıkarmayacaklardır fakat eğer aile sık ya da hızlı/ani sorular soruyorsa ve eğer bu durum çocuk için sorunlara neden oluyorsa, aileler soru sormaktan ziyade düşüncesini açıklamayı öğrenmelidir. Merak ediyorum… Düşünüyorum… Bahse girerim… Sanırım… Belki… Öyle görünüyor ki…
-Aynı zamanda günlük tempo ve yaşam tarzında değişiklikler yapılmalı ve daha az acele anahtar sözcükler kullanılmalıdır.
-Ailenin kekemeliğin doğasını ve çocuğunun kekemeliğini etkileyebilecek faktörleri anlaması konusunda yardımcı olunmalıdır.
-Aileye endişelerine odaklanmaktansa çocuklarına nasıl yardım edebileceklerine odaklanmaları konusunda yardımcı olunmalıdır.
Okul Öncesi Dönemde Olan Bir Çocuk ile Kekemelik Hakkında Konuşulmalı mıdır?
Eğer çocuk farkında değilse ve endişesi yoksa; Konuşmamak
Eğer çocuk farkındaysa fakat endişeli değilse; Belki Konuşmak
Eğer çocuk farkındaysa ve endişeliyse; Evet Konuşmak Gerekir
Okul Çağı ve Yetişkin Dönem Kekemelik Terapisi
Okul çağı ve yetişkin dönem kekemelik terapisinde amaç kişinin nefesini güçlendirmek ve nefesin düzenini sağlamakla birlikte var olan  konuşma akıcılığını yeniden şekillendirmektir. Terapiler birebir ve grup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Akıcılık başlatma hareketleri aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
     - Konuşma hızını normal konuşma hızının %20-30 u kadar düşürerek hecelerin eşitlenmiş uzatmalarını sağlamak.
     - Yumuşak başlangıç; gırtlaktaki gerilimi mümkün olduğunca aza indirgeyerek gerçekleşen sesleme (fonasyon) başlangıcı.
    - Taze bir nefes; sesleme öncesinde bilinçli ve kontrollü soluk alma.
    - Ses yüksekliği kontrolü; bireyin konuşma sesindeki bilinçli ve devamlı artış ve azalmaları.
    - Yumuşak konuşma; ses çıkışındaki ayarları azaltarak ve patlamalı ile durak patlamalı sesleri sürtünmeli seslere benzeterek yumuşak artikülasyon teması oluşturma.
     - Hece vurgusu; bilinçli ses yüksekliği ve ses perdesi değişiklikleri biçiminde tanımlanmaktadır ( Kekemelik İçin Terapi, 2011).
Akıcılık şekillendirme eğitimlerinde kekemelik problemi yaşayan birey ilk 2 hafta hafta içi her gün günde 1.5 saat terapiye katılır. Bu terapiler kişiyle birebir olarak yapılır. İlk 2 haftanın sonrasında ise haftalık kontroller başlar. Bu kontroller yaklaşık 12 hafta sürer ve kişilerin yaş gruplarına göre ayarlanmış grup terapisi şeklinde yapılır. Haftalık kontrollerin ardından aylık kontrol sürecine geçilir. Aylık kontroller 3-12 ay arası değişir. Aylık kontroller kişinin konuşma durumuna göre ve yine kişinin isteğine göre grup terapisi ya da bireysel terapi olarak yapılabilmektedir. Kişinin konuşma kontrolü refleks haline geldiyse ve artık kekemelik sorunu kalıcı bir şekilde ortadan kaldırıldıysa terapi sonlandırılır.
Nefesi güçlendirmek ve nefesin düzenini sağlamak; kekemelik problemi yaşayan kişilerin çok düzensiz nefes aldıkları ve göğüs nefesi dediğimiz güçsüz nefesi kullandıkları bilinmektedir.